30 Mart 2007 Cuma

IKEA


*Bugün işyerine bir müşterimiz geldi.Otomobiline LPG taktırmak için.Beyaz bir Renault 12.Yaşlı, kısa boylu, sempatik bir amca.Muhabbet açılsın diye işlerin nasıl olduğunu sordum.Mobilya atölyesi varmış, kapatmış.Oğlu da yanında çalışıyormuş, o da ayrılmış.’IKEA’ya girdi oğlan şimdi.’ Dedi ve ekledi ‘Ben de boştayım.Küçük esnaf işte ne yapsın adamcağız.
Bir bültende dinlemiştim.Bir ekonomistti sanırım.’Eğer sinekseniz ağa takılırsınız ama mermi iseniz yırtıp geçersiniz.’ Diye…Aldoux Huxley’in ‘Hayatta ya tozu dumana katarsın ya da tozu dumanı yutarsın.’ Ina benzedi bu.
Bu olay beni o kadar sarstı ki.İnsanlar mobilya devi IKEA’dan ürün almayıp bu adamı destekleselerdi oğlu da böyle itin köpeğin yanında çalışacağına kendi işinde çalışırdı.
Fight Club’da da geçiyor ya; ‘Diğerleri gibi IKEA’nın kölesi olmuştum.’…

25 Mart 2007 Pazar

Benzinci


*Petrol Ofisi’ne yanaştım.Otomobilimiz lpgli ama benzin de harcıyor ilk çalıştırmada.Bu yüzden yalnızca benzin almak için girdim.20 Lira bozuk ayarlamışım.20 abi dedim kafamı tam kaldırmadan.Bağlarken pompayı bir baktım kızmış görevli.”Pardon ben sizi fark etmedim.” deyip özür diledim.”Olsun önemli değil.” dedi.Buna rağmen bana iyi davrandı.Fakat bozukları verdiğimde “Sen bunları saydın mı?” dedi.”Saydım ama siz gene de sayın” dediğimde.Kafasını salladı ve ayrıldım oradan.
“Büyük adam büyüklüğünü küçük adama davranışından belli eder.”diye bir söz var.Başta o bana büyüklük yaptı tamam da ben ona siz derken o bana sen demesi de ayrı bir muamma sanırım…

Pilavcı


*Bugün beyaz bir kartal geldi.45 yaşlarında bir adam.Ben gaz ayarı yaparken bana ne sorsa abi diyor.”Abi havayı neden kapattın, Abi gazı neden açtın.”Sordum pilavcıymış.Kartalın arkasında satıyor.Tavuklu 2.5 normal 2 Lira.Nasıl pilav yapılır dediğimde “Uzun hikaye.“ dedi pek bezgin.Israr ettiğimde anlatmadı.Otomobilinin motorunun zayıf olduğunu söyledim.Yeni yaptırmış.”Kazıkladılar beni o zaman.” dedi.Bezginliği bundan olsa gerek…

24 Mart 2007 Cumartesi

Hurdacı


*Bugün eski püskü açık mavi boyası soluk Austin marka külüstür eski bir kamyonet geldi. Ama adam bir neşeli, yanında oğlu var.Hoparlör ve mikrofon sistemi de araba gibi eski tip çevirmeli telefonların avizesinden.Belli bunlar hurdacı.Kasada eski püskü anıları var, hayatları var insanların.Vermişler 3-5 kuruşa bu yoksullara.Aslında paha biçilmez onlara ama.Acımamış eskici ekmek davasına…
Aldım elime mikrofon çalışmıyor.Bağladı çocuk başladım serviste bağırmaya : “Haydya badadiyaz guru zovayn, hayda söğüşlük domat sağlam domat.”(Duvara atsan duvar kırılır öyle domat)” Başladık gülüşmeye, öyle gülüştük ki.Hep yapmak istemişimdir.

23 Mart 2007 Cuma

Pazarcı


*Bugün işyerime bir pazarcı geldi, gariban belli. Beyaz bir Skoda. Arabanın kasasında büyük bir el arabası.Ne işe yaradığını ben sordum o anlattı.Pazarın kalabalık noktasındaki tezgaha malları taşıyormuş.Adamın arabasından, tezgahına.Ve bunu yalnızca 2 Lira karşılığında yapıyormuş.Acıdım adama.Gaz filtrelerini 10 Liraya değiştiriyoruz normalde biz.Ondan 5 alacağımı söyledim.En son giderken “Hadi 3 ver yeter.” dediğimde enstantaneyi yapıştırdı.”Cebimde 6.100 vardı.Kara kara düşünüyordum, 5 sana verince nasıl sigara alacağımı.” Biz farkında olmadan düşündük yerinize efendim.”

20 Mart 2007 Salı

Kutik


*Sabah işe gelirken Ulukent’e varmadan o upuzun yolun ortasında siyah bir şey .Tam orada durdum.Yavru bir kutik.Kara kutik.Yaralanmış, beni dişlemeye kalktı.Kenarı koydum.Neresi yaralı anlayamadım.Kanıyor ama…Koydum kenara; aklıma geldi o an, yanlış oldu ama, yola devam…

18 Mart 2007 Pazar

Keş


*Bugün LPG ayarına siyah bir doğan geldi. Arkada iki çocuk, bir yaşlı kadın bir kız, ama sanırım çocuklar o kızın çocukları.O kız daha çocuk…2 kirli sakallı adam önde.35-40 yaşlarında sürücü, bir de yan koltukta 25 yaşlarında keş.Sigara yakmak istedi.Arabanın camlarını kapadılar.Baktım çekiyor bu cigaralık içiyor.Sonra bana bir baktı…O an beni ben olarak gördüğünü sanmıyorum…

16 Mart 2007 Cuma

Demirci


*Bir ara sokaktan geçerken yoksul bir demirci dükkanının soğuk gri kapısında azı silik şu yazılıydı : “Mezardan babam gelse takım vermem. İsteme fena bozarım.” Kapının önündeki sandalyede gözlük üstünden gazete okuyan yaşlı sinirli adam, silüetin kalan parçalarını tamamlar gibiydi.

15 Mart 2007 Perşembe

Lokanta

*Yeni geçtiğimiz işyerimizin karşısında küçücük bir lokanta var. İzbe bir yer ufacık.4 masası var topu topu.2 yaşlı adam çalıştırılıyor. Masalarda serin çeşmeden doldurulmuş su varsa o lokantalar varoşlara yöneliktir.Burası da öyle yemekleri lezzetli ama.Canım kola istedi.Yemekleri ısmarladım gittim bakkal aramaya.Okuldan çıkan bir çocuk ‘Abi ben biliyorum’ dedi.Ve arkadaşlarını bırakıp beni ara sokakta köhne bir bakkala götürdü.Ben de kendime kola ona da hamburger şeker aldım.

Bir bültende okumuştum. Kahveyi toz olarak alıp evde içmek 10 Krş. Paket olarak alıp içmek 25 Krş.Bunu bir restoranda içmek 5 Lira.Bunun gibi evde yenen yemek ucuz ama sayılı restoranlarda aynı yemek 200-300 dolara kadar tırmanıyor.O zaman da insan o yemeğe o kadar para değil de öyle bir yerde yemek yeme deneyimine para ödemiş oluyor.Bizim orada hangi deneyim üzerine o lokantada olduğumuz ise başka bir mecra…

5 Mart 2007 Pazartesi

Konsomatris



*Bugün 35 yaşlarında bir müşterim geldi.91 Model kırmızı bir doğanla.Onda bunun gibi 7 araba daha varmış.'Aboneye gidiyor hepsi'.dedi.Sordum öğrendim.Abone dediği gece konsomatris olarak çalışan kadınlara deniyormuş.20-35 yaş arası kadınlar.35'den sonra hayat kadınlarının da hayatları kayıyor demek.20-25 Lira günlük para alınırmış.(Şu an ekmek 35 Krş) Gece bir saat bırakılırlarmış arabaya, sabaha karşı da alınırlarmış…